Bal, doğanın bizlere sunduğu en saf ve doğal gıdalardan biridir. Ancak, tüm bal çeşitleri aynı şekilde üretilmez ve işlenmez. Ham bal, herhangi bir işleme tabi tutulmayan ve filtreleme, pastörizasyon veya özütleme gibi işlemlerden geçmeyerek doğal yapısının ve biyolojik aktivitelerininin korunduğu bala denir.

Ham bal, arı kovanlarından alındıktan sonra fiziksel bir işleme tabi tutulmadan doğrudan tüketime uygun hale getirilir. Bu süreçte balın içeriğindeki vitaminler, mineraller, amino asitler, enzimler, polifenoller ve flavonoidler zarar görmez. Balın bu doğal hali, içeriğindeki biyokimyasal bileşenlerin korunmasını sağlar ve bu sayede besin değeri işlenmiş ballara kıyasla daha yoğun olur.

Tamamen Doğal: Ham Balın Eşsiz Özellikleri

• Doğal ve İşlenmemiş: Ham bal, herhangi bir pastörizasyon veya filtreleme işleminden geçmediği için tüm doğal vitaminler, mineraller ve enzimler korunur.
• Zengin ve Belirgin Tat: Arının nektarını doğrudan çiçeklerden alması sayesinde ham bal, benzersiz bir aroma ve tat sunar.
• Antioksidan Kaynağı: İçeriğindeki polifenoller ve flavonoidler sayesinde ham bal, doğadan gelen zengin bir antioksidan kaynağıdır.
• Doğal Enzimlerle Zenginleşmiş: Diastaz, glukoz oksidaz ve invertaz gibi enzimler, ham balın biyolojik yapısını destekler.

Ham Balın Kimyasal Yapısı

Ham bal, büyük oranda karbonhidratlardan oluşur (%70-80) ve çoğunlukla fruktoz ve glukoz şeklindedir. Ayrıca, proteinler (%0,2-0,5), amino asitler, vitaminler (B1, B2, B6, C ve E), mineraller (potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor, demir, çinko) ve organik asitler içerir. Balın pH seviyesi 3,2-4,5 arasında değişir ve bu düşük pH, mikroorganizma üremesini sınırlandıran bir özellik sağlar.

Ham balın içeriğinde bulunan polifenoller ve flavonoidler, balın renk, tat ve aromatik özelliklerini etkiler. Bunun yanında, glukoz oksidaz enzimi sayesinde bal, depolama sırasında hidrojen peroksit üretir ve bu özellik balın doğal korunabilirliğini artırır.

Ham Balı Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

Ham balın doğallığını ve saflığını korunduğundan emin olmak için şu noktalara dikkat edilmelidir:

1. Menşei: Balın hangi bölgede üretildiği, içeriğinin zenginliği açısından önemlidir. Anadolu’nun farklı bölgelerinden gelen ham ballar, çeşitli bitkilerden elde edildiği için zengin bir floranın izlerini taşır.
2. Katkı Maddesi Olmaması: Ham bal, herhangi bir şeker veya katkı maddesi içermemelidir. Bu nedenle, güvenilir markaları tercih etmek önemlidir.
3. Kalite Sertifikaları: Analiz raporlarına ve kalite sertifikalarına sahip balı tercih etmek, orijinalliğini ve güvenilirliğini sağlar.
4. Kristalizasyon: Ham bal, doğal şekilde kristalleşebilir. Bu durum, balın doğallığının bir işareti olarak kabul edilir.

Ham Balın Faydaları

Ham bal, yalnızca lezzetli bir besin değil, aynı zamanda çeşitli sağlık faydaları sunabilecek doğal bir gıdadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ham balın öksürüğe potansiyel bir doğal çözüm olabileceğini belirtmektedir. Yapılan bilimsel çalışmalar, balın üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı öksürük ve uyku problemleri üzerindeki etkilerini incelemiş ve dikkat çekici sonuçlar elde etmiştir.

• 2007 Amerika Çalışması: 2-18 yaş arası 130 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada, gece uykusu öncesinde tüketilen 10 ml ham balın, gece öksürüğünü azalttığı ve uyku kalitesini desteklediği bulunmuştur.
• Yara İyileşmesi: Ham balın doğal antimikrobiyal özellikleri, yara yüzeyinde bakterilerin çoğalmasını engelleyerek iyileşme sürecine katkı sağlayabilir.
• Boğaz Rahatlatıcı Etkisi: Ham balın doğal yumuşatıcı etkisi, öksürüğü hafifletmeye ve boğazda oluşan rahatsızlıkları yatıştırmaya yardımcı olabilir.

Ham Bal Nedir? Saf ve Doğal Bir Lezzet! yazısı ilk önce Aslı Elif TANUĞUR SAMANCI üzerinde ortaya çıktı.

Yeni yıl, taze bir başlangıcın habercisidir. Bu dönem, eski alışkanlıkları gözden geçirip yeni hedefler belirlemek için harika bir fırsattır. Arı ürünleri hem bedensel hem de zihinsel sağlığı desteklemek için doğadan gelen en güçlü kaynaklardan biridir. Anadolu’nun eşsiz florasından elde edilen propolis, arı sütü, bal ve polen gibi ürünlerle daha dengeli ve enerjik bir yaşam sürdürebilirsiniz. İşte yeni yıl rutinlerinize dahil edebileceğiniz arı ürünleriyle ilgili öneriler:

1. Güne Arı Poleni ile Başlayın. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için arı polenini kahvaltınıza ekleyebilirsiniz. Yoğurt, smoothie veya müsliyle karıştırarak tüketebilirsiniz. Arı poleni, yüksek protein, vitamin ve mineral içeriğiyle enerji seviyenizi destekleyebilir.
2. Propolis Damla ile Günlük Bağışıklık Rutini Bağışıklığınızı desteklemek için propolis damlayı günlük rutininize dahil edin. Suda çözünebilir formda olan propolis damlaları, çayınıza, suya veya meyve suyuna kolayca eklenebilir. Anadolu propolisi, doğal fenolik ve flavonoid bileşenleriyle öne çıkar.
3. Cildinizi Propolis ve Arı Sütü ile Yenileyin Soğuk kış günlerinde cildinizi korumak ve nemlendirmek için propolis ve arı sütü içeren ürünler kullanabilirsiniz. Anadolu propolisi ve C vitamini içeren cilt serumları, cildinizi beslerken doğal bir yenilenme sağlar. Nemlendirici kremler ve dudak koruyucularla da cildinizin sağlığını destekleyebilirsiniz.
4. Arı Sütlü Ham Ballı Macun ile Beslenmenizi Zenginleştirin Arı sütü, ham bal ve propolis karışımı macunlar, lezzetli ve besleyici bir alternatiftir. Sabah kahvaltılarında veya ara öğünlerde enerji veren bu karışımları tüketebilirsiniz. İçerdiği doğal bileşenler, günlük beslenme rutininizi destekleyebilir.
5. Kolajen Shot ile Cilt ve Vücut Desteği Kolajen shot, özellikle C vitamini ve Tip 1-3 kolajen içerikleriyle cilt sağlığınızı desteklemek için mükemmel bir seçenektir. Bu ürünü günlük rutininize dahil ederek cildinizin nem seviyesini artırabilir ve kış aylarında oluşabilecek kuruluk sorunlarına karşı önlem alabilirsiniz.
6. Tatlandırıcı Olarak Ham Bal Kullanın Şeker tüketimini azaltmak ve daha sağlıklı bir alternatif aramak için doğal bal kullanabilirsiniz. Çay, kahve veya tatlı tariflerinize bal ekleyerek hem lezzet hem de besin değeri katabilirsiniz.

Yeni yıl, yeni alışkanlıklar edinmek ve sağlığınıza daha fazla özen göstermek için harika bir zaman. Doğadan gelen arı ürünlerini günlük rutininize dahil ederek daha dengeli, enerjik ve mutlu bir yaşam sürebilirsiniz. Propolis, arı sütü, arı ekmeği, ham bal ve polen gibi doğal desteklerle bu yıl kendinize ve sevdiklerinize özen göstermeyi unutmayın!

Yeni Yıla Sağlıklı Bir Başlangıç: Arı Ürünleri ile Rutinlerinize Ekleyebileceğiniz Öneriler yazısı ilk önce Aslı Elif TANUĞUR SAMANCI üzerinde ortaya çıktı.

Polen, arıların bitkilerin çiçeklerinden topladığı ve kovanlarına taşıdığı, doğal besin değerleri açısından son derece zengin bir maddedir.

Proteinler, vitaminler, mineraller ve biyoaktif bileşenler içeren polen, sadece bir gıda desteği değil, aynı zamanda bağışıklık sistemini destekleyen önemli bir doğal kaynaktır.

Antik çağlardan beri insanlar soğuk algınlığı, grip, ülser ve alerjik rahatsızlıkların tedavisinde polen kullanmıştır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, polenin anti-alerjik, antioksidan ve

anti-inflamatuar özellikler gösterdiğini doğrulamaktadır.

1. Antioksidan Destek: Polende bulunan polifenoller ve flavonoidler, güçlü antioksidan özelliklere sahiptir. Serbest radikallerin vücutta yarattığı oksidatif stresi azaltarak bağışıklık hücrelerinin korunmasına yardımcı olur. Bağışıklık sisteminin daha etkili çalışmasına katkı sağlar.
2. Antienflamatuvar Etki: Bilimsel çalışmalar, polenin enflamasyon azaltıcı etkileri olduğunu göstermiştir. Polenin içerdiği fenolik bileşenler, enflamasyon belirteçlerini baskılayarak bağışıklığın dengeli bir şekilde çalışmasını destekler.
3. Mikrobiyal Koruma: Polenin antimikrobiyal özellikleri, patojenlere karşı doğal bir koruma sağlayabilir. Özellikle fenolik bileşenlerin, bakteriyel ve viral enfeksiyon riskini azaltabileceği belirtilmektedir.
4. Probiyotik Destek: Polen, sindirim sistemi sağlığını destekleyen doğal lifler ve prebiyotik bileşenler içerir. Bağırsak mikrobiyotası, bağışıklık sistemi üzerinde kritik bir rol oynar. Polenin bu özelliği, bağışıklık fonksiyonlarını dolaylı yoldan destekleyebilir.

Bilimsel Kanıtlar

Polen üzerine yapılan çeşitli çalışmalar, bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkilerini desteklemektedir. Polenin fenolik ve flavonoid içeriğinin hücre koruyucu etkiler gösterdiği ve antioksidan kapasitesinin yaşla birlikte zayıflayan bağışıklığı desteklediği belirtilmiştir.

Polen Nasıl Tüketilmeli?

Polen, günlük beslenme rutininize kolayca eklenebilir. Tavsiye edilen tüketim miktarı, bireysel ihtiyaçlara ve yaşa bağlı olarak değişebilir. Genel olarak, günlük 1-2 tatlı kaşığı polen yeterli olabilir.

Kaynaklar:

1. Kocot, J., Kielczykowska, M., Luchowska-Kocot, D., Kurzepa, J., & Sikora, J. (2018). Antioxidant potential of propolis, bee pollen, and royal jelly: Possible medical application. Oxidative Medicine and Cellular Longevity, 2018, Article ID 7074209. https://doi.org/10.1155/2018/7074209
2. GÜLER, Halil İbrahim, and K. A. R. A. Yakup. “Targeting CoV-2 Spike RBD: ACE-II complex with phenolic compounds from Cistus (Cistus L.) Bee Pollen for COVID-19 treatment by Molecular Docking Study.” Apiterapi ve Doğa Dergisi, 3.1: 10-23. https://doi.org/10.1155/2018/7074209

Polen ve Bağışıklık Sistemi: Doğanın Mucizesi yazısı ilk önce Aslı Elif TANUĞUR SAMANCI üzerinde ortaya çıktı.

Kolajen, hayvan dokularında bulunan ve vücudun yapısal bütünlüğünü sağlayan bir protein ailesidir. Amino asit zincirlerinden oluşan bu fibriller protein, deri, tendon, kıkırdak, kemik ve bağlantı dokuların temel bileşenidir. Kolajen, dokulara dayanıklılık ve esneklik kazandırırken aynı zamanda hasar gören dokuların onarılmasını destekler. Yaş ilerledikçe vücudumuzdaki kolajen sentezi azalarak kırışıklıklar, cilt sarkmaları ve eklem problemleri gibi yaşlanma belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur. Bu nedenle, kolajen takviyelerinin kullanımı hem estetik hem de genel sağlık açısından önemlidir.

Kolajenin Faydaları

• Cilt Sağlığı: Kolajen, cildin elastikiyetini ve nem dengesini koruyarak daha genç bir görünüm sağlar. Aynı zamanda kırışıklıkların ve ince çizgilerin azalmasına yardımcı olur.
• Eklem ve Kemik Sağlığı: Eklem kıkırdağını destekleyen kolajen, eklem ağrılarını azaltabilir ve hareketliliği artırabilir. Kemik yoğunluğu üzerindeki olumlu etkileri sayesinde osteoporoz riskini azaltabilir.
• Saç ve Tırnaklar: Kolajen, saç ve tırnakların daha hızlı ve sağlıklı uzamasını destekler.
• Sindirim Sistemi: Kolajen, gastrointestinal sistemin bütünlüğünü koruyarak bağırsağın mukozal bariyerini güçlendirir. Bu bariyer, patojenlerin ve toksinlerin bağırsaktan sızmasını önlerken, besin emilimini optimize eder. Özellikle “sızıntılı bağırsak” sendromunun tedavisinde etkili olabilir. Ayrıca kolajen, bağırsak hücrelerinin yenilenmesini hızlandırarak sindirim sistemini güçlendirir.

Kolajen Nasıl Kullanılmalıdır?

Kolajen ve propolisin birleşimi, iki güçlü doğal bileşenin sinerjisi sayesinde cilt sağlığı ve bağışıklık üzerinde eşsiz faydalar sağlayabilir. Propolis, antioksidan, antimikrobiyal ve anti-inflamatuar özellikleri ile kolajenin dokuları yenileme ve cildi güçlendirme etkilerini artırır. Bu kombinasyon, cilt elastikiyetini desteklerken, serbest radikallerin neden olduğu hasarı azaltarak yaşlanma belirtilerini geciktirir.

Kolajen takviyelerinin kullanım şekli bireyin ihtiyaçlarına ve yaşam tarzına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Örneğin, kolajen shotlar yüksek konsantrasyona sahiptir. Hızlı ve pratik kullanım için idealdir. Shotlar genellikle C vitamini veya diğer destekleyici maddelerle zenginleştirilmiştir, bu da kolajenin etkisini artırır.

Doğru Kolajen Seçimi

Kolajen, türlerine göre farklı faydalar sunar:

• Tip I Kolajen: Cilt, tırnaklar ve saç sağlığı için idealdir.
• Tip II Kolajen: Eklemler ve kıkırdağı destekler.
• Tip III Kolajen: Bağlantı dokuları ve organların yapısı için faydalıdır.

Kolajen takviyesi seçerken, kaynağına ve üretim kalitesine dikkat edilmelidir.

Sağlıklı Bir Cilt İçin Güzellik İpuçları!

1. Kolajen Takviyelerini Rutin Haline Getirin: Kolajen destekleri, cildinize doğrudan fayda sağlamak için harika bir yoldur. Ancak sabırlı olun; etkiler genellikle 4-8 hafta sonra gözle görülür.
2. Antioksidanlar Yönünden Zengin Beslenin: C vitamini, kolajen sentezini destekler. Turunçgiller, kivi ve koyu yeşil yapraklı sebzeleri diyetinize ekleyin.
3. Güneşten Korunun: UV ışınları kolajenin yıkılmasına neden olur. Güneş koruyucu krem kullanarak cildinizi koruyun.
4. Yeterli Su İçin: Cildinizin nemli kalması için su tüketimini artırın.
5. Sigara ve Aşırı Şeker Tüketiminden Kaçının: Sigara, kolajen üretimini olumsuz etkilerken, şeker molekülleri kolajen liflerine zarar verebilir.

6. Düzenli Uyku: Uyku esnasında cildin yenilenme hızı artar. Günlük 7-9 saat uyumaya özen gösterin.

Kolajen Nedir? Nasıl Kullanılmalıdır? Sağlıklı Bir Cilt İçin Güzellik İpuçları! yazısı ilk önce Aslı Elif TANUĞUR SAMANCI üzerinde ortaya çıktı.

8 Ekim 2024 tarihinde, Güvenilir Ürün Platformu tarafından, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Güvenilir Ürün Zirvesi birçok yarışmaya ev sahipliği yaptı. 34 farklı kategoride 600 üzerinde başvurunun değerlendirildiği yarışmada BEE’O ve BEE&YOU ürünlerimiz ödül almaya hak kazandı. Gıda sektörüne, tüketici sağlığına ve ürün güvenilirliğine katkı sağlayanların ödüllendirilerek farkındalığın arttırılması amacı ile düzenlen ve gıda sektörünün Oscar’ı olarak değerlendirilen “Feed the Future” ödül töreninde, BEE’O Arı Ürünleri’nin başarısı 4 ödül ile bir kez daha taçlandı! Ödül töreninde, doğal cilt bakım ürünü, takviye edici gıda ve arıcılık ürünü kategorilerinde inovatif ve doğal içerikli ürünlerimiz ile ödüle layık görülürken, kariyer toplantıları etkinliğinde de genç nesillere ışık tuttuğu için Genel müdürümüz ve kurucumuz Aslı Elif Tanuğur Samancı’ya büyük bir teşekkür ödülü verildi!

“Türkiye’nin Kahramanları” temasıyla gerçekleşen zirvede, uzman konuşmacıların yer aldığı paneller, israfı önlemeye yönelik reçete denemeleriyle dolu workshoplar ve 12 ülkenin kamu ve özel sektör temsilcilerinin katıldığı ülke masası toplantıları düzenlendi. Ödüller, alanında uzman 120 jüri üyesi tarafından kapalı oylama yöntemiyle belirlenerek verildi.

BEE&YOU ve BEE’O CEO’su Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Tüketici sağlığına katkıda bulunmayı amaçlayan, %100 doğal içerikli ve yenilikçi yöntemler ile geliştirdiğimiz ürünlerimiz, bu sene 3.’sü düzenlenen yarışmada bir kez daha ödüle layık görüldü. Alanında uzman ekibimiz ile geliştirdiğimiz, BEE&YOU kara mürverli propolisli çocuk spreyi, BEE&YOU ham ballı propolisli şurup ve BEE’O APIBEAUTY arı zehirli selülit jeli ile katıldığımız yarışmada her ürün ayrı ayrı kategoride ödül aldı. Bizler, Anadolu’nun eşsiz doğasından gelen propolisi, inovatif teknolojimizle buluşturuyoruz. Saf Anadolu propolisi ile geliştirdiğimiz her ürün hem doğanın gücünü hem de bilimsel yenilikleri bir araya getiriyor. İşte bu yaklaşım, bizi özel kılan iki temel unsuru öne çıkarıyor.

Birincisi, Anadolu’nun 12.000 bitki türüyle zenginleştirilmiş doğası. Propolisimizi temin ettiğimiz Anadolu coğrafyası, dünyada eşi benzeri olmayan bir bitki çeşitliliğine ev sahipliği yapıyor. Bu zengin doğa, propolisimize, diğer coğrafyalardan elde edilen propolislere kıyasla çok daha güçlü bir içerik kazandırıyor. 12.000 farklı bitki türüyle zenginleştirilmiş Anadolu’nun bu benzersiz ekosistemi, propolisin antioksidan, antibakteriyel ve antiviral özelliklerini en üst seviyeye çıkarıyor. Böylece, ürünlerimiz, doğanın sunduğu en iyi bileşenleri en yüksek etkinlikle kullanıcılarına ulaştırıyor.

İkincisi ise, patentli ekstraksiyon teknolojimiz. Anadolu’nun zengin bitki örtüsünden elde ettiğimiz bu doğal hazineyi, en etkili şekilde kullanmak için geliştirdiğimiz patentli ekstraksiyon teknolojimiz devreye giriyor. Bu ileri teknoloji sayesinde, propolisin tüm faydalı bileşenlerini maksimum düzeyde muhafaza ediyor ve size en saf haliyle sunuyoruz. Propolisin doğasındaki güçlü bileşenleri koruyarak, ürünlerimizin etkinliğini ve kalitesini en üst seviyeye taşıyoruz. Sadece en iyi hammaddeyi kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda bu hammaddenin tüm faydalarını en yüksek düzeyde tüketiciye ulaştırıyoruz. Bu inovatif ve patentli formüllerimiz ile de hem çevreye hem de tüketiciye katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. İnanıyoruz ki büyük bir özveri ile geliştirdiğimiz ürünlerimiz her geçen gün ödüller ile taçlanmaya devam edecek!”.

GÜVENİLİR ÜRÜN PLATFORMUNDAN BEE’O VE BEE&YOU 4 ÖDÜL BİRDEN ALDI! yazısı ilk önce Aslı Elif TANUĞUR SAMANCI üzerinde ortaya çıktı.

Kış mevsimi, soğuk hava ve artan virüslerle birlikte gelen hastalıkların artışını beraberinde getirir. Ancak, bağışıklık sistemimizi güçlendirerek vücudumuzu bu hastalıklara karşı koruyabiliriz. İşte bağışıklık sistemimizi doğal olarak desteklemenin bazı etkili yolları:

Dengeli Beslenme:

Vitamin ve mineral açısından zengin besinler tüketmek bağışıklık sistemini güçlü tutmaya yardımcı olur. C vitamini, D vitamini, çinko ve antioksidanlar içeren sebze ve meyveleri günde en az 5 porsiyon tüketmeye özen gösterin. Mevsimine uygun sebze ve meyveleri tercih edin.

Su Tüketimi:

Yeterli su içmek vücutta toksinlerin atılmasına yardımcı olur ve bağışıklık sistemini destekler. Günlük olarak önerilen su miktarı kg başına yaklaşık 30-40 ml’dir. Bu 70 kg ağırlığında yetişkin bir birey için yaklaşık 2-3 litre su demektir.

Düzenli Egzersiz:

Düzenli egzersiz, bağışıklık sistemini güçlendirecek hormonların salgılanmasını sağlar. Dünya Sağlık Örgütü, sağlıklı bir yaşam için haftada en az 150 dakika orta şiddetli egzersiz öneriyor!

Yeterli Uyku:

Yetersiz uyku, bağışıklık sisteminin azalmasına neden olabilir. Her gece 7-8 saat uyku almaya özen gösterin.

Stresten Kaçınma:

Kronik stres, bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebilir. Rahatlatıcı aktiviteler, meditasyon ve derin nefes almak stresle başa çıkmada yardımcı olabilir.

Probiyotikler:

Bağırsak sağlığınızı güçlendiren probiyotikler, bağışıklık sistemini destekler. Yoğurt, kefir ve arı ekmeği gibi fermente gıdaları diyetinize ekleyin.

Doğal probiyotik kaynağı arı ekmeği ile tanıştınız mı?

Arılar, kovanda poleni kendi enzimleri ile muamele ederek bir çeşit fermantasyon işlemine uğratırlar. Bu işlem, doğal bir şekilde gerçekleştiğinden, polen fermente olarak arı ekmeğine dönüşür. Bu nedenle de arı ekmeği doğal bir probiyotik gıda olma özelliği kazanır. Probiyotik mikroorganizmalar, bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna katkıda bulunurlar.

Arı Ürünleri:

Arılar tarafından kovanın sterilizasyonunu sağlamak amacıyla üretilen propolis, antiviral ve antibakteriyel özelliklere sahiptir. Kovanda yaşamın devamlılığını sağlayan propolis, arılar için olduğu gibi insan sağlığı için de faydalıdır.

Doğal bağışıklık desteği olarak her gün Anadolu propolisi tüketmeliyiz!

Propolis, fenolik ve flavonoidler bakımından zengin içeriği sayesinde bağışıklık sistemini destekler. Vücudun savunma mekanizmasına katkıda bulunarak virüs ve bakterilerin neden olduğu hastalıklara karşı doğal bir koruma sağlar. Çocukların her gün 10 damla, yetişkinlerin ise her gün 20 damla Saf Anadolu Propolisi içeren bir özütten tüketmesi önerilir.

Kış aylarında sağlığınızı korumak için bu doğal yöntemleri deneyerek bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve hastalıklara karşı direncinizi artırabilirsiniz!

Kış Aylarında Bağışıklık Sistemini Doğal Olarak Güçlendirmenin Yolları yazısı ilk önce Aslı Elif TANUĞUR SAMANCI üzerinde ortaya çıktı.

Okul dönemi, çocukların öğrenmeyi ve büyümeyi sürdürdüğü önemli bir zaman dilimidir. Ancak aynı zamanda enfeksiyonların hızla yayıldığı bir dönemdir. Çocuklarınızı enfeksiyonlardan korumanın ve bağışıklık sistemlerini desteklemenin yollarını arıyorsanız, 5 etkili önerim var:

1. Elleri Sık Sık Yıkama Alışkanlığı: Eller, mikropların yayılmasının en yaygın yoludur. Çocuklara ellerini düzenli olarak ve en az 20 saniye boyunca yıkamayı öğretin.
2. Sosyal Mesafe Kavramına Dikkat: Çocuklarınıza diğer insanlarla belirli bir mesafeyi korumanın önemini öğretin.
3. Sağlıklı Beslenme: Çocuklarınızın meyve, sebze, yoğurt gibi bağışıklık sistemini güçlendiren yiyecekleri düzenli olarak tüketmesi için onlara özel tabaklar hazırlayın. Güçlü bir bağışıklık, vitamin, mineraller bakımından zengin sağlıklı bir beslenme düzeninden geçer.
4. Yeterli Uyku: Çocuklarınızın düzenli ve yeterli uyku almalarını sağlayın. Uykusunu alamayan çocuklar daha sık hastalanmaya meyillidir.

5. Doğal Bağışıklık Takviyeleri: Bağışıklık sistemini güçlendirmenin doğal yollarından biri, doğru vitamin ve mineralleri içeren besinleri tüketmektir. C vitamini, birçok insanın bağışıklık sistemini desteklemek için etkili olduğunu bildiği bir vitamindir. Portakal, limon, kivi, brokoli gibi meyve ve sebzelerde bulunur. C vitamini, enfeksiyonlara karşı savaşan bağışıklık hücrelerinin aktivitesini artırabilir. Çinko, bağışıklık sistemi için kritik öneme sahip bir mineraldir. Çinko eksikliği, bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir. Fındık, yağlı tohumlar, et ve süt ürünleri gibi besinlerde bol miktarda bulunur. D vitamini, bağışıklık sistemi hücrelerinin işlevini destekler. Güneş ışığına maruz kalmak, vücudun D vitamini üretmesini teşvik eder. Güneş ışınlarının daha dar bir açıyla ulaştığı sonbahar ve kış aylarında D vitamini takviyelerine ihtiyaç duyulabilir.

Propolisin Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları Üzerine Olumlu Etkisi

Propolis, bitkilerin yaprakları, sapları ve tomurcuklarından toplanır ve arıların kendi enzimleri ile birleştirilerek üretilir. Arılar, kovandaki yapısını korumak ve dış etkenlere karşı savunmak için doğal bir reçine olan propolisi kullanır. Propolis, içerdiği fenolik ve flavonoid bileşenler sayesinde antibakteriyel, antiviral ve antioksidan özellikler taşır. Bu özellikler, propolisi doğal bir bağışıklık sistemi desteği haline getirir. 2020’de gerçekleşen çift kör randomize kontrollü bilimsel bir çalışma, propolisin üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı potansiyel etkisini gösterdi. Çalışmaya 5-12 yaş arası 50 çocuk bakteriyel enfeksiyona, 54 çocuk viral enfeksiyona yakalanmış 104 çocuk katıldı. Katılımcılar; antibiyotik tedavisi alan bakteriyel enfeksiyon geçiren çocuklar, antibiyotik tedavisi ile birlikte arı ürünleri takviyesi alan bakteriyel enfeksiyon geçiren çocuklar, plasebo (etkisiz madde) alan viral enfeksiyon geçiren çocuklar ve arı ürünleri takviyesi alan viral enfeksiyon geçiren çocuklar olmak üzere dört gruba ayrıldı. 2 ve 4. gruplarda yer alan çocuklara 10 gün boyunca günde bir kez %96.7 ham bal, %3 arı sütü ve %0.03 propolis içeren karışım takviye edildi. Sonuçlar, Kanada Akut Solunum Yolu Hastalıkları ve Grip Ölçeği (CARIFS) ile değerlendirildi. Propolis takviyesi alan çocuklar, sadece antibiyotik tedavisi alan gruba göre 2. ve 4. günlerde CARIFS skorlarında anlamlı düşüş gösterdi. Bu çalışmanın verileri, propolis takviyesinin bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirtiyor!

Kaynak: Seçilmiş, Y., & Silici, S. (2020). Bee product efficacy in children with upper respiratory tract infections. The Turkish journal of pediatrics, 62(4), 634–640. https://doi.org/10.24953/turkjped.2020.04.013

Okul Döneminde Çocuklarınızı Enfeksiyonlardan Korumanın 5 Etkili Yolu yazısı ilk önce Aslı Elif TANUĞUR SAMANCI üzerinde ortaya çıktı.

Kısırlık, çiftlerin çocuk sahibi olmak istediği halde, herhangi bir bireyin üreme kapasitesinin bozulması nedeniyle gebeliğin sağlanamaması olarak tanımlanmaktadır. Bu blog yazısında, kısırlık nedir, belirtileri nelerdir, kısırlığa sebep olan faktörler nelerdir ve kısırlık tedavisinde kullanılabilecek doğal gıda takviyeleri arasından, arı sütünün kısırlık (infertilite) üzerine olumlu etkilerine odaklanacağız.

Kısırlık Nedir?

Kısırlık, çiftlerin çocuk sahibi olmak istediği halde, herhangi bir bireyin üreme kapasitesinin bozulması nedeniyle gebeliğin sağlanamaması olarak tanımlanmaktadır. Kısırlık hem kadın hem de erkek faktörlerine bağlı olarak ortaya çıkabilmekte olan ve toplumda sıkça karşılaşılan bir durumdur.

Kısırlık Belirtileri

Kısırlık belirtileri genellikle belirgin değildir ve çoğu zaman çocuk sahibi olunmak istenilen döneme dek fark edilmez. Kadınlar için kısırlık belirtileri arasında düzensiz adet dönemleri, ağrılı adet dönemleri ve aşırı kanama sayılabilir. Erkeklerde ise cinsel sorunlar, düşük sperm kalitesi veya miktarı gibi belirtiler söz konusu olabilir.

Kısırlığa Sebep Olan Faktörler

Kısırlığa yol açan birçok faktör olmakla birlikte, yapılan araştırmalar yaklaşık %28 oranında açıklanamayan nedenlerle de kısırlık meydana gelebileceğini göstermektedir. Kadınlarda kısırlığa sebep olan faktörler arasında hormonal dengesizlikler, polikistik over sendromu (PCOS), tüplerin tıkalı olması, endometriozis gibi rahatsızlıklar bulunurken, erkeklerde sperm kalitesinin düşük olması, sperm sayısının az olması, hormonal sorunlar gibi nedenler öne çıkabilmektedir. Ayrıca yaş, stres, obezite ve kötü beslenme alışkanlıkları da kısırlığı etkileyebilir.

Kısırlık Tedavisinde Hangi Doğal Gıda Takviyelerinden Faydalanabiliriz?

Mutlaka bir infertilite uzmanı ile, uygun tedavi yaklaşımları değerlendirilerek çift için en uygun tedaviye karar birlikte verilmelidir. Bununla birlikte kilo kontrolü ve ideal beden kitle indeksi aralığında yer almak ve sağlıklı beslenmek gibi infertilite tedavisine doğal olarak destek olabilecek değiştirilebilir faktörler değerlendirilerek uygulamaya geçirilebilir. Arı sütü de uzmanlar tarafından kısırlık tedavisinde beslenmeye dahil edilmesi önerilen doğal gıdalar arasında yer almaktadır.

Arı Sütü Nedir?

Arı sütü, işçi arıların yutak üstü salgı bezlerinden salgıladığı, kovanda yavru arıların ve kraliçe arının beslenmesinde kullanılan, krem kıvamında, beyazımsı, besleyici ve doğal bir arı ürünüdür. İçeriğinde 10-HDA ve royalaktin adı verilen, yalnızca arı sütüne özgü bazı maddeler bulunan arı sütü, kraliçe arının ana besinidir. Arı sütünün içeriğinde, arı sütüne özgü özel bileşenlere ek olarak vitaminler, mineraller, proteinler, karbonhidratlar, lifler bulunur.

Bir işçi arı 45 gün yaşarken, kraliçe arının yaklaşık 7 yıl yaşadığı bilinir. Arıların yaşamıyla ilgili ilgi çekici durum, literatürde kraliçe arının yalnızca arı sütü ile beslenmesine bağlanmaktadır. Arı sütü ile beslenen kraliçe arının kovandaki görevi koloninin devamlılığını sağlamaktır. Bu amaçla bir kraliçe arı günde ortalama 1500 yumurta bırakır.

Arı Sütünün Faydaları Nelerdir?

Arı sütü, sağlık açısından birçok önemli fayda sunan bir doğal gıdadır. Arı sütünün sağlık faydalarına ilişkin bugüne dek pek çok bilimsel araştırma yapılmıştır. Arı sütü içerdiği zengin besin maddeleri sayesinde enerji seviyelerini arttırmaya yardımcı olur. Ayrıca, bağışıklık sistemi üzerinde de olumlu etkileri vardır; T-lenfositlerin üretimini destekleyerek vücudun virüs ve kanser hücreleri ile savaşma yeteneğini destekler. Ayrıca kolajen üretimini arttırmaya yardımcı olarak cilt sağlığı ve güzelliğini destekler. Arı sütünün, sperm kalitesini ve yumurta sayısını artırıcı etkileri de bilimsel çalışmalara araştırma konusu olmuştur. İçeriğinde bulunan değerli yağ asitleri ile kalp ve damar sağlığını destekler. Bu nedenle, arı sütü, sağlıklı bir yaşam sürdürmek isteyenler için son derece değerli bir takviye olarak öne çıkmaktadır.

Arı Sütü ve Kısırlık

2018 yılında Kermanshah Üniversitesi’nde arı sütünün infertilite tedavisi üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışmaya; 32 rat katılmış, katılımcılardan; 3’ü deney grubunu,1’i ise kontrol grubu olacak şekilde 4 gruba ayrılmıştır. Deney gruplarına 14 gün boyunca sırasıyla 100 mg/kg/gün arı sütü, 200 mg/kg/gün arı sütü ve 400 mg /kg/gün arı sütü verilmiş, kontrol grubuna ise sadece 0.5 ml distile su verilmiştir. Çalışmada; deney grubu kontrol grubu ile karşılaştırılmış ve arı sütü takviyesi alan kadınların yumurtalarında büyüme ve gelişme olduğu gözlemlenmiştir. Sonuç olarak tedaviye destek olarak düzenli arı sütü tüketiminin doğurganlık arttırıcı etkisi olduğu belirtilmiştir.

2008 yılında Mısır’da Sohag Üniversitesi’nde yapılan bilimsel bir çalışmada, arı sütü ve balın düşük sperm hareketliliği (astenozoospoermi) kaynaklı erkek infertilitesi üzerine etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla, bir kliniğe başvuran 99 çift çalışmaya dahil edilmiştir. 50 çiftin yer aldığı deney grubuna, arı sütü ve bal içeren vajinal uygulama yapılmıştır. 49 çiftin yer aldığı kontrol grubuna ise üç döngü boyunca veya gebe kalana kadar standart bir intrauterin tedavi prosedürü uygulanmıştır. 2 aylık bir arınma periyodundan sonra gebelik oluşmayan çiftler çaprazlanmıştır. Toplamda 553 döngü analiz edilmiş olup, arı sütü ve bal verilen grupta döngü başına 23 adet, arı sütü ve bal verilmeyen grupta ise yalnızca 7 adet gebelik tespit edilmiştir ve bilimsel çalışmanın verileri, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede fark olduğunu göstermektedir.

Arı Sütünün Kısırlığa Faydası

Bilimsel çalışmalar, arı sütünün kısırlık (infertilite) tedavisine destek olabilecek doğal bir gıda olabileceğine işaret ediyor. Kısırlıkla mücadele eden çiftlerin (her iki bireyin de), medikal tedavilerine destek olması amacıyla günde 1 çay kaşığı taze arı sütünü en az 6 ay boyunca düzenli tüketmelerini öneriyorum.

Kaynaklar:

1. Ghanbari E, Khazaei M, Nejati V, Royal Jelly Promotes Ovarian Follicles Growth and Increases Steroid Hormones in Immature Rats, Int J Fertil Steril, Vol 11, No 4, Jan-Mar 2018
2. Abdelhafiz, A. T., & Muhamad, J. A. (2008). Midcycle pericoital intravaginal bee honey and royal jelly for male factor infertility. International journal of gynaecology and obstetrics: the official organ of the International Federation of Gynaecology and Obstetrics, 101(2), 146–149. https://doi.org/10.1016/j.ijgo.2007.11.012

Kısırlık Nedir, Belirtileri ve Kısırlığa Karşı Doğal Takviyeler: Arı Sütünün Rolü yazısı ilk önce Aslı Elif TANUĞUR SAMANCI üzerinde ortaya çıktı.

Pişik Neden Olur?

Bebek pişiği, hassas bebek cildinin alt bölgesinde oluşan yaygın bir cilt sorunudur. Peki, pişik neden olur? Bu durumun altında yatan başlıca sebepler şunlardır: nem maruziyeti, sürtünme nedeniyle oluşan tahriş ve ciltte bakteri veya mantar üremesi… Tüm bunlarla birlikte bebek bezlerinin uzun süreli kullanımı da pişiğe yol açabilir.

Pişiğe Ne İyi Gelir?

Bebek pişik kremi, bu soruna karşı etkili bir rahatlatıcı yöntem sunabilmektedir. Propolis, aloe vera, non-nano mineral çinko ve B5 vitamini gibi cilt dostu bileşenler, pişik kremi içinde yer alabilecek doğal bileşenlerdir. Bu bileşenler cildi yatıştırır, tahrişi azaltır, nemlendirir ve cildin doğal iyileşme sürecini destekler.

Pişik Nasıl Geçer?

Pişik tedavisi için bebek pişiği kremi kullanarak adımlar atabilirsiniz. Bebek bezini sık sık değiştirerek nem maruziyetini azaltmak, bezi uygun şekilde takmaya dikkat etmek ve cildi nazikçe temizlemek önemlidir. Pişik oluşan bölgenin hava almasını sağlayarak da iyileşmeyi destekleyebilirsiniz.

Bebeklerde Pişik Nasıl Geçer?

Bebeklerde pişiği geçirmek için öncelikle temizlik ve bakıma dikkat etmek önemlidir. Bebeğinizin cildini her daim kuru tutmak üzere, bebek bezini düzenli olarak değiştirerek nem birikimini engellemek, her bez değişiminden sonra cildi nazikçe temizlemek ve kurulamak, ardanda da pişik önleyici krem kullanarak bebeğinizin cildi ile bebek bezi arasında koruyucu bir tabaka oluşturun.

Bebeklerde Pişiğe Ne İyi Gelir?

Bebeklerde pişiğe iyi gelen bebek pişiği kremi içeriğindeki doğal bileşenler, tahrişi yatıştırabilir ve cildi rahatlatabilir. Aloe vera, Anadolu propolisi, çinko oksit, vitamin B5 ve shea yağı gibi içerikler, pişiğe karşı etkili olabilir. Bu anahtar bileşenler cildin iyileşme sürecini hızlandırır ve koruma sağlar.

En İyi Bebek Pişik Kremi Seçimi

Bebek pişiği kremi seçerken, pişiğe karşı en etkili çözümü bulmak önemlidir. İçeriğinde doğal bileşenler bulunan bebek pişiği kremleri, pişiğin neden olduğu tahrişi yatıştırır ve cildi korur. Anadolu propolisi, ham bal, non-nano mineral çinko, B5 vitamini, shea yağı ve aloe vera gibi içerikler bebek pişiği kremlerinin anahtar bileşenlerindendir.

Bilimsel Çalışma Örneği:

2005 yılında Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Dergisi’nde yayınlanan bir bilimsel çalışmada, bebek pişiği tedavisi için ham bal, zeytinyağı ve balmumu karışımının etkileri araştırılmıştır. Çalışmaya, bebek pişiği olan 12 bebek dahil edilmiştir. Bebeklere ham bal (%50), zeytinyağı (%29) ve balmumu (%21) içeren karışım günde dört kez olmak üzere yedi gün boyunca uygulanmıştır. Çalışma, pişiğe karşı etkili bir tedavi olarak ham bal, zeytinyağı ve balmumu karışımının güvenli ve iyi tolere edildiğini göstermiştir. Aynı zamanda bu karışımın antimikrobiyal etki göstererek, bebeklerde görülen ülserasyonu, tahrişi ve kaşıntıyı hafiflettiği belirtilmiştir.

Sonuç olarak, bebek pişiği, doğru bakım ve etkili pişik önleyici yöntemler ile kolayca yönetilebilen bir durumdur. Doğal içeriklere sahip bebek pişiği kremleri, bebeğinizin cildini korurken sağlıklı bir iyileşme süreci sunabilir.

Kaynak: Al-Waili, N. S. “Clinical and mycological benefits of topical application of honey, olive oil and beeswax in diaper dermatitis.” Clinical microbiology and infection 11.2 (2005): 160-163.

En İyi Pişik Kremi Seçimi Nasıl Olmalıdır? yazısı ilk önce Aslı Elif TANUĞUR SAMANCI üzerinde ortaya çıktı.

Cilt Lekeleriyle başa çıkmak, güzelliğinizi ön plana çıkaracak önemli bir adımdır. Peki bebek gibi lekesiz bir cilt için neler yapılmalı? Bu yazıda, cilt lekelerinin ne olduğunu, neden oluştuğunu ve tertemiz lekesiz cilt için onlardan nasıl kurtulabileceğinizi inceleyeceğiz.

Cilt Lekesi Nedir?  

Cilt lekeleri, cilt tonunun düzensizleştiği, rengin açıldığı veya koyulaştığı alanlar olarak tanımlanabilir. Bu lekeler, güneş ışınları, yaşlanma, sivilce ve akne izleri gibi çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Cilt bakım rutininize ekleyebileceğini doğal içerikli bir C serum, bu tür lekeleri hafifletmeye ve cilt tonunu eşitlemeye yardımcı olabilir.

Cilt Lekesi Neden Olur?

Cilt lekeleri farklı nedenlerden kaynaklanabilir. Güneş ışığına uzun süre maruz kalmak, hormonal değişiklikler, stres, yanlış cilt bakım ürünleri ve akne gibi faktörler cilt lekelerine yol açabilir. C serum, antioksidan içeriği sayesinde cildinizi serbest radikallere karşı korurken, leke oluşumunu engellemeye yardımcı olabilir.

Propolis ve C Vitamininin Leke Karşıtı Etkisi

Propolis, güçlü antioksidan özellikleri sayesinde ciltteki serbest radikallerle savaşır ve cildin doğal parlaklığını korumasına yardımcı olur. C vitamini, koyu lekelerden ve eşit olmayan cilt tonundan sorumlu pigment olan melanin üretimini engelleme yeteneği ile bilinir. Bilimsel araştırmalar, doğal bir arı ürünü olan propolisin de melanin üretimini dengelemeye yardımcı olduğunu ve cilt lekelerinin görünümünü azaltabileceğini göstermektedir. Daha aydınlık bir cilt görünümü ve ciltte yaşlanma karşıtı etkiler için propolis ve C vitaminini birlikte içeren serumları kullanabilirsiniz!

Leke Azaltıcı Yöntemler

Lekesiz bir cilt için atabileceğiniz adımlar, doğru bir cilt bakım rutini oluşturmakla başlar. C serum nedir diye merak edenler; cilt lekeleri ile mücadelede kullanılabilen ve C vitamini içeren bir serum türüdür. Cildinizi aydınlatmada, lekeleri azaltmada ve cilt tonunu dengelemede etkili olabilir. Ayrıca, güneşten korunmak, sağlıklı beslenmek, yeterli su içmek ve düzenli olarak cildinizi nemlendirmek de leke oluşumunu azaltmada yardımcı olabilir. Leke karşıtı bir cilt serumu tercih ederken içeriğinde propolis, arı sütü, ferulik asit, c vitamini gibi leke karşıtı etki gösteren antioksidan özellikli doğal bileşenler tercih edilebilirsiniz.

Tertemiz lekesiz cilt elde etmek, düzenli bir cilt bakım rutini gerektirir. Cildinizi özenle koruyarak ve doğal ürünler kullanarak, cildinizdeki lekelerin görünümünü azaltabilir ve aydınlanmış bir cilt görünümüne sahip olabilirsiniz.

Kaynak:

Lee, J. Y., Choi, H. J., Chung, T. W., Kim, C. H., Jeong, H. S., & Ha, K. T. (2013). Caffeic acid phenethyl ester inhibits alpha-melanocyte stimulating hormone-induced melanin synthesis through suppressing transactivation activity of microphthalmia-associated transcription factor. Journal of natural products, 76(8), 1399–1405. https://doi.org/10.1021/np400129z

Cilt Lekeleriyle Başa Çıkmanın Yolları yazısı ilk önce Aslı Elif TANUĞUR SAMANCI üzerinde ortaya çıktı.