Propolis arıların bitkilerin yaprak, sap ve tomurcuklarından topladıkları çok güçlü antioksidan ve antimikrobiyal etkilere sahip tamamen doğal bir arı ürünüdür. Arılar tarafından, kovandaki mikropları yok etmek ve kovanın sterilizasyonu için kullanılır. Propolis kovanda hangi görevi görüyorsa, doğru işlendiği takdirde insan vücudunda da aynı etkileri gösterir. Virüs ve bakterileri yok ederek vücudun hastalıklarla savaşmasına yardımcı olur. Çocuklar kreş, okul vb. kalabalık ortamlarda maruz kaldığı mikroplardan dolayı sık sık hasta olurlar. Propolis düzenli tüketildiğinde bağışıklığı güçlendirerek hastalanma sıklığının azalmasına yardımcı olur. Buna bağlı olarak antibiyotik kullanımını da azaltır. Propolis hem yetişkinler hem de çocuklar tarafından rahatlıkla tüketilebilir. Alerjen sınıfında bir ürün değildir. Bal tüketebiliyorsanız propolis tüketmenizde de herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra, propolisin solunum sistemi rahatsızlıklarında, ağızda çıkan yaralar, aftlar, uçuklarda, mide bağırsak rahatsızlıklarında kullanım alanının bulunduğu ve kansere karşı etkilerinin olduğu yapılan bilimsel çalışmalar ile ortaya konulmuştur. Ayrıca, yapılan bilimsel çalışmalarda propolisin vücutta sağlıklı ve canlı hücre sayısını arttırdığı da gösterilmiştir.

Propolis kovandan çıktığı ham haliyle tüketilebilir özellikte değildir. Kovanda balmumu ile karışık halde, oldukça sert bir üründür. Propolisin %50’den fazlası reçinemsi maddelerden yani antioksidan bileşenlerden oluşur. Kalan kısmının da büyük bir bölümünü balmumu oluşturmaktadır. Bu haliyle vücudumuz propolisi yeterince sindirememektedir. Dolayısıyla propolisin biyoyararlılığını arttırmak ve insan tüketimine uygun hale getirmek gereklidir. Bunun için mutlaka uzmanlar tarafından uygun koşullarda ekstraksiyon yani özütleme işlemi yapılmalıdır. Bu özütleme aşamasında propolisin içerisindeki balmumu ve diğer safsızlıklar ayrıştırılarak, ona antimikrobiyal, antioksidan vb. özellik kazandıran yararlı bileşenler ekstrakte edilir. Uygun koşullarda işlenmediği takdirde propolisin biyolojik aktivitesi ve sağlık etkilerinden bahsetmek söz konusu değildir.

Gerçek propolisi analiz yapmadan ayırt etmek mümkün değil. Ben 2010 yılında oğlumun bağışıklık sorunu için propolis ve arı sütünü araştırdığımda bu ürünlerin ülkemize çoğunlukla Çin’den ithal edildiğini öğrendim. Çin’den gelen ürünlerde katkı kalıntı sorunları mevcut, saf değiller. O dönemde oğluma vermeden önce ürünleri alıp kendi laboratuvarımda da analiz ettim. Çin propolislerine ağaçların yaprak, sap ve tomurcuklarının toz haline getirilerek katılmış olduğunu gördüm. Ayrıca, maltodekstrin, silikon dioksit, çeşitli boyar maddeler gibi dolgu ve katkı maddeleri ile propolisi çoğaltabiliyorlar. Bunlar alerjik etki yapabiliyor. Maalesef ürün etiketleri doğru değil ve gerçek içeriği beyan edilmiyor. Bu anlamda tüketici aldatılıyor. Bu tarz ithal ürünlerin sağlığa zararlı etkileri mevcut. Propolis adı altında satılan pek çok üründe propolis namına bir şey yok. Bu anlamda propolisin menşei ve üretim sonrası uygun koşullarda ekstrakte edilmesi çok önemli…Ben, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda Anadolu propolisinin diğer ülkelerde üretilen propolislerle karşılaştırıldığında çok özel bileşenler içerdiğini ve buna bağlı olarak antibakteriyel, antioksidan etkilerinin çok yüksek olduğunu gördüm. Bunlara diğer yazılarımda genişçe yer vereceğim. Sonuç olarak propolis oldukça hassas bir konu. Tüketicilerin bu konuda bilinçli olması gerekiyor…